Etnik Gıda Sektörü 2018’de büyümeye devam edecek
“Zor ama fırsatların olduğu bir yıl bizi bekliyor.”
Geride bıraktığımız yılda Brexit referandumunun etkilerini ekonomik olarak hissettik. Sterlin’in değer kaybetmesiyle ithal ürünlerin fiyatları yükseldi. Artan maliyetler etnik gıda sektöründe faaliyet gösteren Türkiyeli Restoran, Takeaway ve Süpermarket işletmecilerinin karlılığını etkiledi. 2018 yılında etnik gıda sektörünü benzer zorluklar bekliyor. Ancak bu zorlukların yanında önemli fırsatlar da mevcut.
Britanyalı Türkler pek çok krizi fırsata çevirmeyi başardılar!
Öncellikle 2018 için tablonun geneline bakalım. Dünyada etnik gıda trendi yükselişini sürdürmekte. Britanya önümüzdeki 30 yılda dünyanın ilk 5 ekonomisi arasında kalarak, bu trendin Avrupa’daki merkezi olmaya devam edecek. Dolayısıyla her ne kadar Mart 2019’da Britanya’nın AB’den çıkması bekleniyorsa da ben etnik gıda sektöründe büyüme olacağına inanıyorum. NARTS olarak düzenli yapıtlığımız sektör analizlerinde de benzer bulgulara ulaşıyoruz. Etnik gıda endüstrisi 2016’da %2,9 ile Britanya ekonomisinin üzerine büyüdü. 2017’de yine Britanya ekonomisinin üzerinde bir büyümeyle yılı tamamladığını ön görmekteyiz.
Brexit ihtimallinin yarattığı olumsuzluklara karşın, Etnik gıda sektörünün lokomotifi olan Türkiyeli işletmeciler önemli avantajlara sahip. Uzun yıllardır sektörün içindeler. Bugüne kadar pek çok krizle karşılaştılar ve bunları fırsata çevirmeyi başardılar.
Örneğin 2008’de yaşanan krizde High Street’te birçok zincir mağaza kepenklerini indirdi. Buna karşın, Türkiyeli işletmecilerin ve etnik gıda sektöründe faaliyet gösteren göçmenlerin açtıkları çok sayıda işletme görüyoruz. O dönem risk alarak yaptıkları bu yatırımın meyvelerini krizden sonra topladılar.
Türkiyeli işletmeciler Brexit sürecinde 2008’dekine benzer bir refleks göstererek kendilerine yeni fırsatlar yaratabilirler. Ancak bunu gerçekleştirebilmek için personel yatırımı yapmak, değişen tüketim alışkanlıklarına uyum sağlamak, teknolojiyi daha iyi kullanmak gibi önemsemeleri gereken konular var.
Brexit referandumundan beri iş gücü pazarında değişim yaşanıyor. Doğu Avrupalılar başta olmak üzere pek çok göçmen ülkelerini geri dönme eğilimindeler. Önümüzdeki dönemde restoranlar, Takeaway’ciler ve süpermarketler çalıştıracak personel bulmakta zorlanabilirler. Bu açıdan tüm işletmelere bugünden personele yatırım yapmalarını öneriyorum. Bu sektörde çalışacak taze kanlara ihtiyaç var. İnsanların bu sektöre gelmesini cazip kılacak, sektöre yeni gelen çalışanları destekleyecek dolgun maaş ve iş koşullarını oluşturmaları gerekiyor. Koşulları iyileştirmeleri mevcut personeli korumaları için de önemli.
‘Bulgar Türk’ler adeta can simiti’
Personel konusuyla ilgili bir örnek vermek istiyorum. Geçen hafta Isle of Wight’da bir haftasonu gezisindeydik. Fish and Chips restoranına girdik. Çalışanların ikisi de Bulgar Türk vatandaşıydı. Londra’daki marketlere baktığımızda özellikle gece vardiyasında Bulgaristan’dan gelen Türk vatandaşlarımızı görüyoruz. Gerçekten de Bulgaristan’dan gelen Türk vatandaşları özellikle Türkiyelilere ait Restoran, Takeaway ve Süpermarketlerde can simidi görevi üstleniyor. Onlar olmasa birçok işletme personel bulmakta zorlanırdı. Ancak bazı işletmecilerin adil olmayan şartlarda onları çalıştırdığını biliyoruz. Bunların iyileştirilmesi gerekiyor. İşletmecilerimizin bu vatandaşlara adil olan yasal minimum ücreti ödemeleri lazım çünkü; yarın öbür gün bu insanlar da işleri bırakıp giderlerse büyük sıkıntı yaşarlar. Hele Brexit gerçekleşirse yerlerini doldurmak hiç kolay olmaz. İşletmelerimiz ellerindeki personelin kıymetini bilmeliler ve günü kurtarma yaklaşımını bir kenara bırakılmalılar. Bu insanları nasıl daha iyi eğitip, nasıl daha verimli kullanabileceklerini düşünmeliler. Konuyla ilgili geçenlerde Facebook sayfamızdan bir analiz paylaştık. Araştırmalar 2018’de gıda endüstrisini yön verecek 5 trendden birinin personele yatırım olacağını gösteriyor. Aynı araştırma işletme ve müşteriler arasındaki duygusal bağı güçlendiren faktörlerin başında personelin geldiğini söylüyor.
‘Organik gıdaya daha fazla ilgi gösterilmeli’
Organik Gıda 2018 için hala önemli fırsatlar sunmakta. NARTS olarak 2005’ten beri organik gıda pazarıyla ilgili çok sayıda haber yayınladık. Son 3-4 yıldır Türkiyeli işletmecilerin organik gıda marketlerine daha fazla yatırım yaptıklarını görüyoruz. Bu çok sevindirici. Ama sayıları maalesef az. Önümüzdeki dönemde bu alana daha fazla ilgi göstermeliyiz. Bu pazardan daha çok pay almalıyız. Birbirimizin yanı başında işletmeler açarak var olan pastayı küçültmek yerine, yeni pazarlara ulaşıp sektördeki karlılığımızı arttırmalıyız.
‘Sektörümüz teknolojiye yatırımı arttırmalı’
Etnik gıda endüstrisinde faaliyet gösteren Türkiyeli Restoran, Takeaway ve Süpermarket işletmecileri 2018’de mutlaka teknolojiyi ve değişen müşteri taleplerini daha iyi değerlendirmeli. Burada önemli fırsatlar var. Restoran ve Takeaway işletmelerinin “Click and Collect” uygulamasıyla tanışmalarını öneririm. “Open Table” gibi dijital platformlara katılarak müşteri sayılarını artırabilirler. Müşterilerine indirim ve promosyondan farklı olarak sadakat programları sunabilirler. Onlara özel ayrıcalıklar tanıyarak sadık müşteri haline getirebilirler. “4.Öğün” trendine uygun menü ve hizmetlerle farklı müşteri kitlelerine ulaşabilirler. Bu noktada işletme sahiplerine, web sitemizden ve sosyal medya sayfalarımızdan Türkçe olarak yayınladığımız haber ve analizleri takip etmelerini öneririm. NARTS ekibi olarak Türkiyeli girişimcilere işletme-imar ruhsatı ve eğitim hizmetleriyle birlikte sektörün nabzını tutan gelişmeleri de sunarak, işlerine katkıda bulunmayı önemsiyoruz.
2018’in tüm yurttaşlarımız için sağlıklı, huzurlu, bol kazancı ve bereketli bir yıl olmasını temenni ederim.