Onlar Kapanıyor, Biz Açıyoruz
İngiltere ekonomisini sarsan ekonomik kriz etkisini giderek artırırken Türkiyeli girişimciler Londra ekonomisinin en önemli dinamiklerinden birisi haline geliyor. Aralarında büyük zincirlerin de bulunduğu binlerce işyeri kapanırken girişimcilerimiz onlarca yeni işyerini faaliyete koydu.
Başta Londra olmak üzere Britanya’nın hemen her bölgesine yayılan Türk işletmelerinin sayısı ekonomik durgunluğa rağmen artış göstermeye devam ediyor. Türkçe yayınlanan Olay, Toplum Postası, Telgraf, Haber gibi gazetelerin arşivlerine göre, global krizin hissedilmeye başladığı Ağustos ayından Aralık ayına kadar geçen sürede onlarca yeni Türk işletmesi açıldı. Süpermarketlerden restoranlara, emlak acentelerinden mobilyacılara farklı sektörlerde faaliyet gösteren bu işletmelerin kuruluşunda, kriz dönemine karşın on binlerce sterlin harcanıyor. Bankaların kredi koşullarını zorlaştırdıkları bir dönemde biçimde artan işletmelerin en çok faaliyet gösterdiği alan süpermarket işletmeciliği. Londra ve ülke genelindeki sayıları kesin olarak bilinmemekle birlikte 800 ila 1000 arasında olduğu tahmin edilen küçük ve orta ölçekli işyerlerinin önemli bir bölümü off-license olarak tanımlanıyor. Alkol ve tütün mamülleri satma lisansına sahip olan bu işletmelerin bir kısmı sebze-meyveden unlu mamullere binlerce kalem ürün satan işyerleri…
İngiltere global krizden en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. On binlerce insan işini kaybetti.‘The Centre for Economic and Business Research (CEBR)’ verilerine göre özel sektörde 300 bin dolayında çalışan, önümüzdeki 6 ayda işini kaybedecek. Kuruluş 2010 yılına kadar işsiz sayısının 3,3 milyonu bulacağını tahmin ediyor.
Ülkenin en büyük mortgage bankası HBOS kapanmaktan, bizzat Başbakanın devreye girdiği bir operasyon sonucu Lloyds TSB’ye satılarak kurtuldu.
Federation of Small Businesses (FSB) her gün ortalama 60 küçük ve orta ölçekli işletmenin kapandığını ve iflasların perakende tüketiminin en yüksek olduğu Christmas döneminin ardından hızlanacağını duyurdu. Hükümet firmaların içinde bulunduğu durumdan kurtulmalarına yardımcı olmak için, 1 milyar sterlinlik bir paket hazırladı.
İngiltere’nin en büyük mağaza zincirlerinden Woolworths’un yönetimi kayyuma devredilirken 800’ün üzerinde mağazanın kapanmaya hazırlanıyor; 27 bin dolayında çalışanın işsiz kalması bekleniyor.
Ülkenin en büyük mobilya zincirlerinden MFI 111 şubesi ile kapanırken, 300’ün üzerinde şubesi ile müzik-dvd mağazası Zavvi’nin de aralarında olduğu onlarca ulusal ve bölgesel perakende zincirinin kapanma hazırlığında olduğu açıklanıyor. 2008 yılında 3,000’den fazla firma Woolworths ve MFI ile aynı kaderi paylaşırken yeni yılın perakende sektörü için oldukça kritik geçeceği görülüyor.
Ve İngiltere ekonomisi, Maliye Bakanının nitelendirmesi ile ‘son 60 yılın en kötü ekonomik krizini’ yaşamaya hazırlanıyor.
İngiliz ekonomisinde bütün bu olumsuz gelişmeler yaşanırken, ülke ekonomisindeki varlıkları farkedilmeyen ya da görmezden gelinen Türkçe konuşan toplumun ekonomisinde ilginç hareketlilikler yaşanıyor.
Başta Londra olmak üzere Britanya’nın hemen her bölgesine yayılan Türk işletmelerinin sayısı ekonomik durgunluğa rağmen artış göstermeye devam ediyor. Türkçe yayınlanan Olay, Toplum Postası, Telgraf, Haber gibi gazetelerin arşivlerine göre, global krizin hissedilmeye başladığı Ağustos ayından Aralık ayına kadar geçen sürede onlarca yeni Türk işletmesi açıldı. Süpermarketlerden restoranlara, emlak acentelerinden mobilyacılara farklı sektörlerde faaliyet gösteren bu işletmelerin kuruluşunda, kriz dönemine karşın on binlerce sterlin harcanıyor. Bankaların kredi koşullarını zorlaştırdıkları bir dönemde biçimde artan işletmelerin en çok faaliyet gösterdiği alan süpermarket işletmeciliği. Londra ve ülke genelindeki sayıları kesin olarak bilinmemekle birlikte 800 ila 1000 arasında olduğu tahmin edilen küçük ve orta ölçekli işyerlerinin önemli bir bölümü off-license olarak tanımlanıyor. Alkol ve tütün mamülleri satma lisansına sahip olan bu işletmelerin bir kısmı sebze-meyveden unlu mamullere binlerce kalem ürün satan işyerleri…
Ekonomik krize yeni işletmelerle karşı koymak
Peki ekonomideki bütün olumsuz göstergelere, karşın Türkiyeli girişimcilerin önemli sayıda işletme açmaları nasıl yorumlanabilir?
İşletme sahipleri ve çeşitli sektör temsilcilerine göre, özellikle market işletmeciliğine yönelinmesinin en önemli nedeni alternatifsizlik… Yeni işletmelerin sahipleri, ekonomik durgunluğa karşın çalışmak zorunda olduklarını belirterek, market işletmeciliği gibi fazla kalifikasyona gerek duyulmayan işleri tercih ediyorlar. Başka işletmelerde çalışmaktansa kendi işlerini yapmak isteyen Türkiyeli göçmenler, çeşitli işletmelerde kısa süreli deneyim kazandıktan sonra, benzer iş kollarında kendi işyerlerini açıyorlar.
Örneğin Türk girişimcilerin İngilizlerin daha çok ‘convenience store’ dedikleri küçük ölçekli marketlere ve restoran cafe türü işletmelere ilgisi 90’lı yıllarda başlıyor. Uzunca bir süre Türkiye ve Kıbrıslı göçmenlerin en çok istihdam edildiği konfeksiyon atölyelerinin kapanması ile binlerce kişi işsiz kalıyor. O döneme kadar önemli birikimler elde eden insanlar, kaybettikleri işlerinin yerine yenisini koyabilmek için farklı iş alanlarını denediler.
Almanya gibi diğer Türkiyeli göçmenleri takip eden binlerce insan benzer döner-kebap restoranları açmaya ve Türkiye’deki bakkallara benzeyen marketler kurmaya başlıyor. Bugün binlerce girişimcimiz İngiltere’nin her bölgesinde sayıları binlerle ifade edilen market, restoran ve cafelerde faaliyet gösteriyor.
İyi İngilizce ve fazla ticari ilişki gerektirmeyen gıda sektöründeki bu işletmeler, dünyanın en çok tüketim yapılan ülkelerinden birisi olan İngiltere’de her gün binlerce insanı çeken ticari işletmelere dönüştüler. Söz konusu işletmelerin kazanmaya başlaması ise, her gün daha çok Türkiyeli göçmenin bu alana yönelmesine yol açtı.
Öte yandan, başlarda bazı girişimciler, açtıkları işletmeleri, kar sağlayacak bir ciroya ulaştırdıktan sonra başka girişimcilere satıp ardından yenilerini açmaya giriştiler.
Bu dönemde, yüzlerce Türkiyeli göçmen gıda işletmeciliğine soyundu. Bu durumda iş arayışı kadar, çoğunlukla Maraş, Kayseri ve Sivas gibi bölgelerden İngiltere’ye göç eden Türklerin hemşerilik ilişkileri de bir hayli etkiliydi. Uzun saatler çalışmayı göze alan, eş – dosttan sağlanan paralarla sermaye oluşturan çok sayıda insan, aile işletmelerine dönüşen dükkanlarda ticaret yapmayı tercih ettiler.
Türkiye ve Kıbrıslı göçmenlerin yoğun olarak yaşadıkları semtler, hali hazırda başka işletmelerin faaliyet gösterdiği bölgeler, işlek bir Türk marketinin hemen yanındaki boş dükkan ya da Tesco gibi süpermarket zincirinin hemen karşısı, ara sokaklar, merkezi caddeler, ücra kasabalar…akla gelebilecek pek çok yer bugün girişimcilerimizin açtıkları işyerlerine ev sahipliği yapıyor…
Kriz döneminde rekabet (mi?)
Türkiyeli girişimciler on binlerce sterlinlik yatırımlar gerçekleştirerek açtıkları işletmelerle ağır bir rekabet ortamının oluşmasına da neden oluyorlar. Çok sayıda girişimci, Türkiye ve Kıbrıslı göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Kuzey Londra başta olmak üzere, hali hazırda çok sayıda marketin bulunduğu bölgeleri seçiyorlar. Benzer ürün çeşitliliği ve hizmet anlayışı ile sert bir rekabet içerisine giren söz konusu işletmeler, kar marjlarının ciddi oranda düşmesine yol açıyor.
Yeni işletmelerin rekabete neden olan bölgelerde açılmasının belkide en önemli nedeni mevcutların yarattığı potansiyel oluyor. Belli bir müşteri potansiyeli ve ciroya ulaşan işletmelerin yakınına açılan ‘yeniler’, ilk olarak oluşmuş potansiyelden pay kapmayı hedefliyor. Çoğunluğu aile işletmeleri olan bu işyerlerinin rekabete ve cirolarının düşmesine karşın aldığı önlemlerin başında işçi masraflarını artırmak ve zaten geç saatlere kadar çalışan işyerlerinin çalışma saatlerini 24 saate çıkarmak geliyor.
İngiltere ekonomisinde krize karşın yeni açılan Türk işletmelerinin belli bölgelerde toplanması Hackney’de düzenlenen ‘Süpermarketler ve sorunları’ konulu bir toplantıda ele alındı. Restoran, Kebapçı ve Marketçiler Birliği NARTS’ın shop designer Vildan Yetişal ile organize ettiği ve Hackney Belediye Meclis üyesi Feryat Demirci’nin yanısıra Ekonomi Dergisi, Hürriyet, Olay ve Toplum Postası gazetelerinin katkı sağladığı toplantıda rekabetin işletmelerimize yansımaları tartışıldı.
Toplantıda söz alan market sahipleri, kısa aralıklarla açılan işletmelerin birbirleri ile ağır bir rekabet ortamı yarattıklarından şikayetçi oldular. ‘Bizi zincir marketler değil, kendimiz bitiriyoruz’ diyen market sahipleri aynı müşteri profiline hitap eden işyerlerinin cirolarında önemli düşüşlere neden olduğunu dile getirdiler. Toplantının organizatörlerinden NARTS Başkanı Mahir Kılıç, ‘Süpermarketlerimiz musalla taşında’ sözleri ile yüz binlerce sterlinlik yatırım yapılan yeni işletmelerin, girişimcilerin beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu vurgularken şunları söylüyor : ‘ Perakende sektöründeki bütün işletmelere sıkıntılı günlerden geçiyor. Maalesef, Türk işletmelerini etkileyen sadece kriz değil; düşen cirolar, rekabetle birlikte ciddi zararlara dönüşüyor. İşyerleri sahiplerinin emeklerini karşılamaktan bile uzak durumda. Buna rağmen, hiçbir fizibilite yapılmadan onlarca yeni işletme açılıyor. Bunlar, hem mevcut sıkıntılara dahil oluyor hem de aynı bölgede bulunan mevcut işletmeleri de zorluyorlar.
Unutmamak gerekir ki, toplumumuz 1990’lı yıllarda tekstil sektöründe benzer bir süreçten geçti. Nedenleri farklı olsa da, o dönemde yüzlerce işletme kapandı, binlerce insanımız işsiz kaldı. Bu durumun yaşanmasında genel politikaların olduğu kadar girişimcilerimizin yanlış uygulamaları da etkili oldu. Yeniden böyle bir manzaranın yaşanmaması için ilgili herkesin daha dikkatli olması gerekiyor.’
Yeni işletmeler yolda
Türkiyeli girişimciler bütün olumsuzluklara karşın yeni işyerleri açmayı sürdürüyor. Ekipman sağlayan işletmelerden gıda toptancılarına, çeşitli kaynaklardan derlediğimiz bilgilere göre, başta Londra olmak üzere çeşitli bölgelerde 10’u aşkın yeni işyeri açılış yapmaya hazırlanıyor. İnsanların kriz ortamlarında lüks sayılabilecek harcamalarını keserken temel ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürdüğünü düşünen girişimciler, gıda işletmeciliğinin cazibesini koruyacağına inanıyor.
Bununla birlikte mevcut işletmelerin önemli bir bölümü de ayakta kalmak için çabalıyor. Şu anda çok göze çarpmasa da, kapanan işletmelerin sayısını artacağı ihtimali herkesi tedirgin ediyor.